Paris 2024 Olimpiyatları’nda bronz madalya kazanmasının akabinde mesleğini noktalayan ulusal atlet Taha Akgül, yönetici olarak Türk güreşine hizmet etmek istediğini söyledi. Mesleğinde olimpiyat, dünya ve Avrupa şampiyonlukları bulunan Taha Akgül, Paris 2024 Paralimpik Oyunları’nda altın madalya kazanan ulusal judocu İbrahim Bölükbaşı’na dayanak olmak için geldiği Erzurum’da açıklamalarda bulundu.
“YARI FİNALDE HAKEMLERİN AZİZLİĞİNE UĞRADIK”
Paris’teki hakem idaresini eleştiren Taha, “Yarı final karşılaşmasında hakemlerin azizliğine uğradık. Hakemler büsbütün taraflı karşılaşma yönetti. Rakibime 30 saniye ihtar cezası verirken 10 saniye sonra bana emsali görülmemiş, hiçbir karşılaşmada bizim görmediğimiz halde ceza verdiler. Büsbütün taraflı bir tavır sergilediler. Daha sonra üçüncülük gayreti mesleğimin son karşılaşmasıydı. Bronz nasip oldu, doğal ki amacım altın madalyaydı” diye konuştu.
“LOBİ OLARAK ZAYIF KALDIĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUM”
Taha Akgül, olimpiyatlarda altın madalya almanın kıymetine değinerek, şunları kaydetti:
“Ülke sıralamasında 64. olduk. Altın madalya alsaydım tam 30 sıra birden ülkemiz üst yükselecekti. Yani birinci 30’lara falan girecektik. Sıralamada bir altın madalya bin gümüş madalyadan bedelli. O yüzden altınımız olmadığı için biraz aşağılarda kaldık. Şayet altın alsaydım birinci 30’lara çıkacaktık. O yüzden orada yalnızca benim yazgımla değil, ülkenin de mukadderatıyla oynadılar. Bu kadar kolay olmamalıydı, bir ülkenin mukadderatıyla bu türlü oynanmaz. Biraz lobi olarak zayıf kaldığımızı düşünüyorum. Lakin olsun tekrar çaba devam edecek. Türkler olarak bizi memleketler arası arenada desteklemiyor, istemiyorlar. Bunu tüm dünya gördü. Lakin onlara karşın onları hem minderde hem de masabaşında inşallah yeneriz. Artık yalnızca minderde yenmek yetmeyecek”
“YÖNETİCİ OLARAK HİZMET ETMEK İSTİYORUM”
Kariyerinde hoş başarılara imza attığını anımsatan Taha, “Biz mukadderata inanan insanlarız, Yaradan bize çok hoş muvaffakiyetler nasip etti. Üç tane olimpiyat madalyası nasip etti. Olimpiyat üçüncülüğü kolay değildir. Üçüncü olimpiyat madalyamı kazandım. Artık ülkemize döndük, yeni bir hayat, yeni bir sorumluluk. İnşallah bundan sonra atlet kardeşlerimize yönetimci, yönetici olarak hizmet etmek istiyorum. Bu manada adımlarımız olacak ve önümüzdeki günlerde bunu açıklayacağız.” sözlerini kullandı.
Türk güreşine vefa borcu olduğunu lisana getiren Taha Akgül, şöyle devam etti:
“İnşallah güreşe hizmetlerimiz devam edecek. Biz her şeyini güreşten kazanmış insanlarız. Varımızı yoğumuzu, ismimizi, namımızı, şanımızı, gururumuzu, her şeyimizi Taha Akgül olarak var olduysak ülkemiz için kazandıysak güreş sayesinde olmuştur. Bizim güreşe vefa borcumuz var. O yüzden de bunu ödeme ismine hayatımızın sonuna kadar nerede hizmet etmemiz gerekiyorsa inşallah hizmet etmeye hazırız, edeceğiz de. Elimizi her vakit taşın altına koyacağız. Her vakit masanın bir ucundan biz tutacağız. İnşallah Türk güreşini daha ileriye taşımak ve şahlandırmak için ne gerekiyorsa onu yapacağız.”
“TAHA ARTIK SANA YETER”
Kariyerine nokta koymanın evvelden verilmiş bir karar olduğunu anlatan Taha Akgül, “Artık hem bedenim hem fiziki durumum yavaş yavaş sinyal veriyordu. Dört sene daha yapılabilirdi fakat ben tepede bırakmak istedim. Bu mesleğe de o yakışırdı. Gönlümden geçen altın madalya alarak bırakmaktı lakin hakemlerin azizliğiyle bu türlü oldu. ‘Taha artık sana kâfi.’ dedim. Biz minderde olan misyonumuzu tamamladık. Artık minderin kenarında, gerisindeyiz. İnşallah oradaki misyonumuz devam edecek. Ancak büsbütün evvelden planlıydı zira mesleğimin son tertibi olarak gitmiştim. Orada son noktayı koydum. Birtakım şeylerde radikal kararlar alınır. Ben de radikal bir karar alıp bıraktım.” diye konuştu.
Üçüncülük maçının akabinde minderde ayakkabılarını çıkarmasına ait de konuşan Taha Akgül, şunları tabir etti:
“Tabii ki çok sıkıntı. Tüm karşılaşmalar, tüm madalyalar gözünün önüne geliyor. Kazandığın muvaffakiyetlerin hepsi gözünün önünden bir şerit üzere geçiyor. Benim için çok duygusal bir andı. Salon beni tam 15 dakika alkışladı. Ben dünya güreşine ivme kazandırmış, dünyada nadir atletlerden biriyim. O yüzden o salonun 15 dakika alkışlaması gurur vericiydi”